Cumhuriyet anıtı önünden zamanında Galata – Beyoğlu sularının Taksim edilmesinden adını alan Maksem’den gezinize başlayabilirsiniz. Fransız sarayı olarak bilenen 17.yy.da Veba Hastanesi olan Fransız Konsolosluğu’nu, Cadde-i Kebir’in siluetini oluşturan Aya Triada Kilisesini, adını Osmanlının yayıldığı üç kıtadan alan Afrika Han, Rumeli Han, ve Anadolu Pasajını, melek sineması olarak da bilinen Emek Sinemasını, yeşilçam ve Ayhan Işık sokaklarını, levantenlerin yaşadığı bölgede karşılaşacağınız tek cami Ağa Camii, Çukurcuma, İstanbul’un Pera Palas’tan sonra gelen 2. oteli Tokatlıyan Otel Binasını, Mekteb-i Sultani’yi yani Galatasaray Lisesini, tarihi Galatasaray Hamamı’nı, Özel Zoğrafyon Rum Lisesini, Haldun Taner’in “dünyanın en civcivli meyhanesi’’ olarak nitelendirdiği Çiçek Pasajını, İstanbul’daki en büyük ve cemaati en geniş Katolik Kilisesi Saint Antoıne‘ı, Rusya Konsolosluğu’nu ,yapımına izin veren sultan II. Abdülhamit’in tuğrası olan Santa Maria Draperıs Katolik Kilisesini, İstanbul’un en eski pastanesi olan Markiz’i, bugünkü Rus Konsolosluğu yapılana dek hem elçilik binası hem de hapishane olarak kullanılan Narmanlı Han’ı, Asmalı Mescit ve Sofya Sokaklarını, Meşrutiyet Caddesi yapılarını ve daha bir çok sürpriz mekanı (Rejans, Kırım Kilisesi, Hacı Abdullah, Pen Cafe, Mısırlı Apt. , Hıdıvyal Palas, Doğan Apt., Alman Lisesi, Üç Horan Kilisesi, İngiliz Konsolosluğu, Fransız Sokağı, Cemil İpekçi Atölyesi ) görerek bir İstanbul turumuzu daha tamamlaıyorsunuz.